❞ كتاب Ehl i Beyt ve Hakları ❝  ⏤ صالح بن عبد الله الدرويش

❞ كتاب Ehl i Beyt ve Hakları ❝ ⏤ صالح بن عبد الله الدرويش

Hamd, Allah’adır. O’na hamdeder, O’ndan

yardım ve bağışlanma dileriz. Nefislerimizin şer-
rinden ve amellerimizin kötülüklerinden O’na sı-
ğınırız. Allah kimi hidayete ulaştırırsa onu sap-
tırabilecek kimse yoktur, kimi de saptırırsa onu

hidayete erdirebilecek yoktur. Şehadet ederim
ki Allah’tan başka hak ilah yoktur. Yine şehadet
ederim ki Muhammed, O’nun kulu ve Rasûlüdür.

Allah’ın salat ve selamı, onun, ailesinin ve asha-
bının üzerine olsun.

Allah Teâlâ, Peygamberinin ehl-i beytine

bazı haklar tanımış ve onlara bazı faziletler ih-
san etmiştir. Ehl-i sünnet ile muhalifleri arasında,

onların bu haklarını ve faziletlerini kabul etme
konusunda büyük bir fark vardır. Şöyle ki ehl-i
sünnet, bu hak ve faziletleri kabul eder ve ifrat

6 Ehl-i Beyt ve Hakları
ya da tefrite düşmeden gereklerini yerine getirir.

Muhalifleri ise bu hususta birbirine zıt iki uç nok-
tada yer alır. Bazıları bu haklara yenilerini ekle-
miştir. Hatta onlardan bir kesim o hak sahiplerini

âlemlerin Rabbinin derecesine çıkaranlar olmuş-
tur. Kimileri de o haklara karşı çıkmış ve onları

reddetmiştir. Hatta o hak sahiplerini zalimler de-
recesinde görenler bile olmuştur.

Allah Teâla’dan, bu kısa risalede, ifrat ya da
tefrite düşmeden ehl-i beyti tanıtma ve haklarını
beyan etme hususunda bizi muvaffak eylemesini
niyaz ederiz.

Ehl-i Beyt
Sözlükte Ehl-i Beyt
Halil şöyle demiştir: “Erkeğin ‘ehli,’ onun
eşidir. Aynı kökten gelen ‘teehhül’ de evlenmek
demektir.”1

Ehl-i beyt, evin sakinleri demektir. Ehl-i İs-
lam da İslam’ı din olarak kabul edenlerdir.2

“Âl” kelimesinin anlamı, el-Mekâyîs fi’l-
Luğa’da şöyle geçer: “Erkeğin âli, ev halkıdır.”3

İbn Manzur da şöyle demiştir: “Erkeğin âli,

ehlidir/ailesidir. Allah’ın âli ve Rasulullah sallal-
lahu aleyhi ve sellem’in âli ise veli kullardır. “Âl/آل “

1 Bkz. Kitabu’l-Ayn, 4/89.
2 Bkz. es-Sıhah, 4/1628; Lisanu’l-Arab, 11/28.
3 Bkz. 1/161.

kelimesinin aslı “ehil/أهل “kelimesidir. “He” harfi
“hemze”ye çevrilmiş ve “أأل “olmuştur. İki hemze
peş peşe geldiği için de ikincisi elife çevrilmiştir.
(Böylece “Âl/آل “olmuştur.)”4

“Âl” kelimesi, “ehil” kelimesinin aksine ge-
nellikle şeref ve üstünlük ifade eden kelimelere

izafe edilir. O nedenle -mesela- “dokumacının
âli” denmez. Ancak “dokumacının ehli” denebilir.
“Beyt/ev” kelimesine gelince; kişinin beyti,
onun evi, sarayı ve şerefidir.5

“el-Beyt” dendiği
zaman Allah’ın evi olan Beytullah, yani Kâbe akla
gelir. Çünkü müminlerin kalbi ona özlem duyar

ve nefisler orada huzur bulur. Cahiliye dönemin-
de “ehlu’l-beyt” dendiği zaman Beytullah’ın sa-
kinleri, özellikle de Kureyş akla gelirdi. İslam’dan

sonraki dönemde ise ehl-i beyt dendiğinde kas-
4 Bkz. Lisanu’l-Arab, 11/31. Benzeri bir açıklamayı er-Rağıb

el-İsfehani de Ğaribu’l-Kur’ân’da (s. 30) yapmıştır.
5 Bkz. İbnu’l-Esir, en-Nihaye, 1/170.
8 Ehl-i Beyt ve Hakları

tedilen, Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem’in
âlidir.6
Istılahta Ehl-i Beyt
Âlimler, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in

ehl-i beytinin kimler olduğu konusunda ihtilaf et-
miş ve farklı görüşler belirtmişlerdir. Bu görüşle-
rin en meşhurları şunlardır:

Birinci görüş: Ehl-i beyt, sadaka ve zekât
almaları haram kılınan kimselerdir. Âlimlerin
çoğu bu görüştedir.

İkinci görüş: Onlar, Peygamber sallalla-
hu aleyhi ve sellem’in nesli ve özellikle de hanım-
larıdır. İbnu’l-Arabi bu görüşü tercih etmiş ve

6 Bkz. el-Mufredat fi Ğaribi’l-Kur’ân, s.29. Şeyhulislam İbnu’l-
Kayyim rahimehullah bu konudaki hususi eseri olan Celâu’l-
Efhâm fi Fadli’s-Salâti ve’s-Selâm ‘alâ Muhammedin

Hayri’l-Enâm’da bu konuyu uzun uzadıya ele almıştır. O ese-
re ve eseri tahkik yapanın mukaddimesine bakılabilir. Zira mu-
hakkik, orada bu konuda yazılmış olan kitapları zikretmiştir.

Bu da ehl-i sünnet âlimlerinin bu konuya verdikleri önemi gös-
termektedir.

Ehl-i Beyt ve Hakları 9

savunmuştur.7

Bu görüşte olanlar içinde Pey-
gamber sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarını

ehl-i beytin dışında tutanlar da vardır.
Üçüncü görüş: Ehl-i beyt, kıyamet gününe
kadar Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e tâbi
olanlardır.8

Bu görüşü Şafiîlerden İmam Nevevi,9
Hanbelîlerden de el-Merdavi10 tercih etmiştir.
Dördüncü görüş: Ehl-i beyt, Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’in ümmetindeki takva sa-
hipleridir.

Bu görüşler içinde tercihe şayan olan, ilk gö-
rüştür.

Soru: Sadaka ve zekât almaları haram kılı-
nanlar kimlerdir?







Ehli Beyt ve Hakları: Yazar kitabında şöyle demiştir: ”Allah Teâlâ, Peygamberi sallallahu aleyhi ve sellem’in ehli beytine bazı haklar tanımış ve onlara bazı faziletler ihsan etmiştir. Ehli sünnet ile muhalifleri arasında, onların bu haklarını ve faziletlerini kabul etme konusunda büyük bir fark vardır. Şöyle ki: Ehli sünnet, bu hak ve faziletleri kabul eder, ifrat veya tefrite düşmeden gereklerini yerine getirir.Muhalifleri ise, bu hususta birbirine zıt iki uç noktada yer alır.Bazıları bu haklara yenilerini eklemişlerdir. Hatta onlardan bir kesim, o hak sahiplerini âlemlerin Rabbinin derecesine kadar çıkarmıştır. Kimisi de o haklara karşı çıkmış ve onları reddetmiştir. Hatta o hak sahiplerini zâlimler derecesinde görenler olmuştur.Allah Teâlâ’dan, bu kısa risalede ifrat ya da tefrite düşmeden ehli beyti tanıma ve haklarını beyan etme hususunda bizleri muvaffak kılmasını niyaz ederiz.”
صالح بن عبد الله الدرويش - ❰ له مجموعة من الإنجازات والمؤلفات أبرزها ❞ الإمام جعفر الصادق ❝ ❞ رحماء بينهم التراحم بين آل بيت النبي صلى الله عليه وسلم والصحابة رضي الله عنهم ❝ ❞ آل البيت وحقوقهم الشرعية ❝ ❞ رحماء بينهم ❝ ❞ آل البيت عليهم السلام وحقوقهم الشرعية ❝ ❞ صحبة رسول الله صلى الله عليه وسلم ❝ ❞ Ehl i Beyt ve Hakları ❝ ❞ Sah acirc be Arasındaki Merhamet Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem rsquo in Ehl i Beyti ile Sah acirc be Arasındaki Rahmet Bağı ❝ ❞ ترجمات رحماء بينهم " انجليزي فرنسي تركي اندونسي الهوسا " ❝ الناشرين : ❞ موقع دار الإسلام ❝ ❞ دار ابن الجوزي ❝ ❞ مبرة الآل والأصحاب ❝ ❞ مكتبة الغرباء ❝ ❞ مكتبة الكويت الوطنية ❝ ❱
من كتب إسلامية باللغه التركية كتب إسلامية بلغات أخرى - مكتبة كتب إسلامية.

نبذة عن الكتاب:
Ehl i Beyt ve Hakları

2013م - 1445هـ
Hamd, Allah’adır. O’na hamdeder, O’ndan

yardım ve bağışlanma dileriz. Nefislerimizin şer-
rinden ve amellerimizin kötülüklerinden O’na sı-
ğınırız. Allah kimi hidayete ulaştırırsa onu sap-
tırabilecek kimse yoktur, kimi de saptırırsa onu

hidayete erdirebilecek yoktur. Şehadet ederim
ki Allah’tan başka hak ilah yoktur. Yine şehadet
ederim ki Muhammed, O’nun kulu ve Rasûlüdür.

Allah’ın salat ve selamı, onun, ailesinin ve asha-
bının üzerine olsun.

Allah Teâlâ, Peygamberinin ehl-i beytine

bazı haklar tanımış ve onlara bazı faziletler ih-
san etmiştir. Ehl-i sünnet ile muhalifleri arasında,

onların bu haklarını ve faziletlerini kabul etme
konusunda büyük bir fark vardır. Şöyle ki ehl-i
sünnet, bu hak ve faziletleri kabul eder ve ifrat

6 Ehl-i Beyt ve Hakları
ya da tefrite düşmeden gereklerini yerine getirir.

Muhalifleri ise bu hususta birbirine zıt iki uç nok-
tada yer alır. Bazıları bu haklara yenilerini ekle-
miştir. Hatta onlardan bir kesim o hak sahiplerini

âlemlerin Rabbinin derecesine çıkaranlar olmuş-
tur. Kimileri de o haklara karşı çıkmış ve onları

reddetmiştir. Hatta o hak sahiplerini zalimler de-
recesinde görenler bile olmuştur.

Allah Teâla’dan, bu kısa risalede, ifrat ya da
tefrite düşmeden ehl-i beyti tanıtma ve haklarını
beyan etme hususunda bizi muvaffak eylemesini
niyaz ederiz.

Ehl-i Beyt
Sözlükte Ehl-i Beyt
Halil şöyle demiştir: “Erkeğin ‘ehli,’ onun
eşidir. Aynı kökten gelen ‘teehhül’ de evlenmek
demektir.”1

Ehl-i beyt, evin sakinleri demektir. Ehl-i İs-
lam da İslam’ı din olarak kabul edenlerdir.2

“Âl” kelimesinin anlamı, el-Mekâyîs fi’l-
Luğa’da şöyle geçer: “Erkeğin âli, ev halkıdır.”3

İbn Manzur da şöyle demiştir: “Erkeğin âli,

ehlidir/ailesidir. Allah’ın âli ve Rasulullah sallal-
lahu aleyhi ve sellem’in âli ise veli kullardır. “Âl/آل “

1 Bkz. Kitabu’l-Ayn, 4/89.
2 Bkz. es-Sıhah, 4/1628; Lisanu’l-Arab, 11/28.
3 Bkz. 1/161.

kelimesinin aslı “ehil/أهل “kelimesidir. “He” harfi
“hemze”ye çevrilmiş ve “أأل “olmuştur. İki hemze
peş peşe geldiği için de ikincisi elife çevrilmiştir.
(Böylece “Âl/آل “olmuştur.)”4

“Âl” kelimesi, “ehil” kelimesinin aksine ge-
nellikle şeref ve üstünlük ifade eden kelimelere

izafe edilir. O nedenle -mesela- “dokumacının
âli” denmez. Ancak “dokumacının ehli” denebilir.
“Beyt/ev” kelimesine gelince; kişinin beyti,
onun evi, sarayı ve şerefidir.5

“el-Beyt” dendiği
zaman Allah’ın evi olan Beytullah, yani Kâbe akla
gelir. Çünkü müminlerin kalbi ona özlem duyar

ve nefisler orada huzur bulur. Cahiliye dönemin-
de “ehlu’l-beyt” dendiği zaman Beytullah’ın sa-
kinleri, özellikle de Kureyş akla gelirdi. İslam’dan

sonraki dönemde ise ehl-i beyt dendiğinde kas-
4 Bkz. Lisanu’l-Arab, 11/31. Benzeri bir açıklamayı er-Rağıb

el-İsfehani de Ğaribu’l-Kur’ân’da (s. 30) yapmıştır.
5 Bkz. İbnu’l-Esir, en-Nihaye, 1/170.
8 Ehl-i Beyt ve Hakları

tedilen, Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem’in
âlidir.6
Istılahta Ehl-i Beyt
Âlimler, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in

ehl-i beytinin kimler olduğu konusunda ihtilaf et-
miş ve farklı görüşler belirtmişlerdir. Bu görüşle-
rin en meşhurları şunlardır:

Birinci görüş: Ehl-i beyt, sadaka ve zekât
almaları haram kılınan kimselerdir. Âlimlerin
çoğu bu görüştedir.

İkinci görüş: Onlar, Peygamber sallalla-
hu aleyhi ve sellem’in nesli ve özellikle de hanım-
larıdır. İbnu’l-Arabi bu görüşü tercih etmiş ve

6 Bkz. el-Mufredat fi Ğaribi’l-Kur’ân, s.29. Şeyhulislam İbnu’l-
Kayyim rahimehullah bu konudaki hususi eseri olan Celâu’l-
Efhâm fi Fadli’s-Salâti ve’s-Selâm ‘alâ Muhammedin

Hayri’l-Enâm’da bu konuyu uzun uzadıya ele almıştır. O ese-
re ve eseri tahkik yapanın mukaddimesine bakılabilir. Zira mu-
hakkik, orada bu konuda yazılmış olan kitapları zikretmiştir.

Bu da ehl-i sünnet âlimlerinin bu konuya verdikleri önemi gös-
termektedir.

Ehl-i Beyt ve Hakları 9

savunmuştur.7

Bu görüşte olanlar içinde Pey-
gamber sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarını

ehl-i beytin dışında tutanlar da vardır.
Üçüncü görüş: Ehl-i beyt, kıyamet gününe
kadar Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e tâbi
olanlardır.8

Bu görüşü Şafiîlerden İmam Nevevi,9
Hanbelîlerden de el-Merdavi10 tercih etmiştir.
Dördüncü görüş: Ehl-i beyt, Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’in ümmetindeki takva sa-
hipleridir.

Bu görüşler içinde tercihe şayan olan, ilk gö-
rüştür.

Soru: Sadaka ve zekât almaları haram kılı-
nanlar kimlerdir?







Ehli Beyt ve Hakları: Yazar kitabında şöyle demiştir: ”Allah Teâlâ, Peygamberi sallallahu aleyhi ve sellem’in ehli beytine bazı haklar tanımış ve onlara bazı faziletler ihsan etmiştir. Ehli sünnet ile muhalifleri arasında, onların bu haklarını ve faziletlerini kabul etme konusunda büyük bir fark vardır. Şöyle ki: Ehli sünnet, bu hak ve faziletleri kabul eder, ifrat veya tefrite düşmeden gereklerini yerine getirir.Muhalifleri ise, bu hususta birbirine zıt iki uç noktada yer alır.Bazıları bu haklara yenilerini eklemişlerdir. Hatta onlardan bir kesim, o hak sahiplerini âlemlerin Rabbinin derecesine kadar çıkarmıştır. Kimisi de o haklara karşı çıkmış ve onları reddetmiştir. Hatta o hak sahiplerini zâlimler derecesinde görenler olmuştur.Allah Teâlâ’dan, bu kısa risalede ifrat ya da tefrite düşmeden ehli beyti tanıma ve haklarını beyan etme hususunda bizleri muvaffak kılmasını niyaz ederiz.” .
المزيد..

تعليقات القرّاء:

 Hamd, Allah’adır. O’na hamdeder, O’ndan

yardım ve bağışlanma dileriz. Nefislerimizin şer-
rinden ve amellerimizin kötülüklerinden O’na sı-
ğınırız. Allah kimi hidayete ulaştırırsa onu sap-
tırabilecek kimse yoktur, kimi de saptırırsa onu

hidayete erdirebilecek yoktur. Şehadet ederim
ki Allah’tan başka hak ilah yoktur. Yine şehadet
ederim ki Muhammed, O’nun kulu ve Rasûlüdür.

Allah’ın salat ve selamı, onun, ailesinin ve asha-
bının üzerine olsun.

Allah Teâlâ, Peygamberinin ehl-i beytine

bazı haklar tanımış ve onlara bazı faziletler ih-
san etmiştir. Ehl-i sünnet ile muhalifleri arasında,

onların bu haklarını ve faziletlerini kabul etme
konusunda büyük bir fark vardır. Şöyle ki ehl-i
sünnet, bu hak ve faziletleri kabul eder ve ifrat

6 Ehl-i Beyt ve Hakları
ya da tefrite düşmeden gereklerini yerine getirir.

Muhalifleri ise bu hususta birbirine zıt iki uç nok-
tada yer alır. Bazıları bu haklara yenilerini ekle-
miştir. Hatta onlardan bir kesim o hak sahiplerini

âlemlerin Rabbinin derecesine çıkaranlar olmuş-
tur. Kimileri de o haklara karşı çıkmış ve onları

reddetmiştir. Hatta o hak sahiplerini zalimler de-
recesinde görenler bile olmuştur.

Allah Teâla’dan, bu kısa risalede, ifrat ya da
tefrite düşmeden ehl-i beyti tanıtma ve haklarını
beyan etme hususunda bizi muvaffak eylemesini
niyaz ederiz.

Ehl-i Beyt
Sözlükte Ehl-i Beyt
Halil şöyle demiştir: “Erkeğin ‘ehli,’ onun
eşidir. Aynı kökten gelen ‘teehhül’ de evlenmek
demektir.”1

Ehl-i beyt, evin sakinleri demektir. Ehl-i İs-
lam da İslam’ı din olarak kabul edenlerdir.2

“Âl” kelimesinin anlamı, el-Mekâyîs fi’l-
Luğa’da şöyle geçer: “Erkeğin âli, ev halkıdır.”3

İbn Manzur da şöyle demiştir: “Erkeğin âli,

ehlidir/ailesidir. Allah’ın âli ve Rasulullah sallal-
lahu aleyhi ve sellem’in âli ise veli kullardır. “Âl/آل “

1 Bkz. Kitabu’l-Ayn, 4/89.
2 Bkz. es-Sıhah, 4/1628; Lisanu’l-Arab, 11/28.
3 Bkz. 1/161.

kelimesinin aslı “ehil/أهل “kelimesidir. “He” harfi
“hemze”ye çevrilmiş ve “أأل “olmuştur. İki hemze
peş peşe geldiği için de ikincisi elife çevrilmiştir.
(Böylece “Âl/آل “olmuştur.)”4

“Âl” kelimesi, “ehil” kelimesinin aksine ge-
nellikle şeref ve üstünlük ifade eden kelimelere

izafe edilir. O nedenle -mesela- “dokumacının
âli” denmez. Ancak “dokumacının ehli” denebilir.
“Beyt/ev” kelimesine gelince; kişinin beyti,
onun evi, sarayı ve şerefidir.5

“el-Beyt” dendiği
zaman Allah’ın evi olan Beytullah, yani Kâbe akla
gelir. Çünkü müminlerin kalbi ona özlem duyar

ve nefisler orada huzur bulur. Cahiliye dönemin-
de “ehlu’l-beyt” dendiği zaman Beytullah’ın sa-
kinleri, özellikle de Kureyş akla gelirdi. İslam’dan

sonraki dönemde ise ehl-i beyt dendiğinde kas-
4 Bkz. Lisanu’l-Arab, 11/31. Benzeri bir açıklamayı er-Rağıb

el-İsfehani de Ğaribu’l-Kur’ân’da (s. 30) yapmıştır.
5 Bkz. İbnu’l-Esir, en-Nihaye, 1/170.
8 Ehl-i Beyt ve Hakları

tedilen, Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem’in
âlidir.6
Istılahta Ehl-i Beyt
Âlimler, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in

ehl-i beytinin kimler olduğu konusunda ihtilaf et-
miş ve farklı görüşler belirtmişlerdir. Bu görüşle-
rin en meşhurları şunlardır:

Birinci görüş: Ehl-i beyt, sadaka ve zekât
almaları haram kılınan kimselerdir. Âlimlerin
çoğu bu görüştedir.

İkinci görüş: Onlar, Peygamber sallalla-
hu aleyhi ve sellem’in nesli ve özellikle de hanım-
larıdır. İbnu’l-Arabi bu görüşü tercih etmiş ve

6 Bkz. el-Mufredat fi Ğaribi’l-Kur’ân, s.29. Şeyhulislam İbnu’l-
Kayyim rahimehullah bu konudaki hususi eseri olan Celâu’l-
Efhâm fi Fadli’s-Salâti ve’s-Selâm ‘alâ Muhammedin

Hayri’l-Enâm’da bu konuyu uzun uzadıya ele almıştır. O ese-
re ve eseri tahkik yapanın mukaddimesine bakılabilir. Zira mu-
hakkik, orada bu konuda yazılmış olan kitapları zikretmiştir.

Bu da ehl-i sünnet âlimlerinin bu konuya verdikleri önemi gös-
termektedir.

Ehl-i Beyt ve Hakları 9

savunmuştur.7

Bu görüşte olanlar içinde Pey-
gamber sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarını

ehl-i beytin dışında tutanlar da vardır.
Üçüncü görüş: Ehl-i beyt, kıyamet gününe
kadar Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e tâbi
olanlardır.8

Bu görüşü Şafiîlerden İmam Nevevi,9
Hanbelîlerden de el-Merdavi10 tercih etmiştir.
Dördüncü görüş: Ehl-i beyt, Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’in ümmetindeki takva sa-
hipleridir.

Bu görüşler içinde tercihe şayan olan, ilk gö-
rüştür.

Soru: Sadaka ve zekât almaları haram kılı-
nanlar kimlerdir?

7 Bkz. Ahkamu’l-Kur’ân, 3/623.
8 Bu görüşü, büyük dil âlimi Neşvan el-Himyeri, bir şiirinde
şöyle dile getirmiştir:
“Peygamberin âli, onun dinine tâbi olanlardır
Acemiyle, siyahıyla, Arabıyla...
Şayet onun âli, sadece onun akrabaları olsaydı
Namaz kılanlar azgın Ebu Leheb’e salavat getirmiş olurlardı.”
9 Bkz. Şerhu Sahih-i Müslim, 4/368.
10 Bkz. el-İnsaf, 2/79.
10 Ehl-i Beyt ve Hakları

Cevap: Haşim oğulları ile Muttalib oğulları-
dır. Tercihe şayan görüş budur.

Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurmuştur:

“Haşim oğulları ile Muttalib oğulları ay-
nıdır.”11

Bazı âlimler de bu hükmü, Muttalib oğulları-
nı dışarıda tutup sadece Haşim oğullarıyla sınır-
lamışlardır.


Şianın çoğunluğu, ehl-i beytin; aba hadisin-
de geçen beş kişi olduğu ve,

 


“Ey ehl-i beyt! Allah sizden sadece güna-
hı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.”

(Ahzab, 33) âyetinin de onların hakkında indiği gö-
rüşündedirler. Bu beş kişi ise şunlardır: Muham-
med sallallahu aleyhi ve sellem, Ali, Fatıma, Hasan

ve Hüseyin radıyallahu anhum. Caferîler ise bu beş

kişiye, -aba hadisinde zikri geçmemesine rağ-
men- on iki imamın geri kalanını da eklerler.

Aba hadisi, Müslim’de12 Aişe radıyallahu

anha’dan rivayetle şöyle geçmektedir: “Peygam-
12 Hadis no: 2424.

14 Ehl-i Beyt ve Hakları

ber sallallahu aleyhi ve sellem, üzerinde siyah yün-
den yapılmış ve deve semeri resmi nakşedilmiş

bir aba olduğu halde sabahleyin (evden) çıktı.

Derken Ali’nin oğlu Hasan radıyallahu anhuma gel-
di. Onu abanın içine aldı. Sonra Hüseyin radıyalla-
hu anh geldi, o da Hasan radıyallahu anh’la beraber

abanın altına girdi. Sonra Fâtıma radıyallahu anha

geldi. Onu da abanın altına aldı. Sonra Ali radıyal-
lahu anh geldi. Onu da aynı şekilde abanın altına

aldı. Daha sonra da şöyle buyurdu:

“Ey ehl-i beyt! Allah, sizden sadece güna-
hı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.”

Şia, müminlerin annelerinin ehl-i beytin kap-
samına dâhil olmadıkları görüşündedir.13 Buna

delil olarak da yukarıda geçen âyetin (Ahzab, 33)
hasr/sınırlama ifade ettiğini, yani ehl-i beytin, aba
hadisinde sayılan beş kişiyle sınırlı olduğunu ileri
sürmüşlerdir. Biz ehl-i sünnet olarak bu iddiaya
karşı şöyle diyoruz: O âyette, iddia ettikleri gibi,
13 Bkz. Abdullah Şibr, Şerhu’z-Ziyarati’l-Camia, s.127-128;
Abdulhalim el-Cundî, el-İmam Caferu’s-Sadık, s. 73;
Merkezu’r-Risale Meveddetu Ehli’l-Beyt, s. 23.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımları-
nın ehl-i beyte dâhil olmadıkları yönünde bir hasr

nerede ifade edilmektedir? Zira âyetin ifadesi ve
siyakı, ilk anda ehl-i beytle Peygamber sallallahu

aleyhi ve sellem’in hanımlarının kastedildiğine de-
lalet etmektedir. Çünkü bu âyetin öncesinde de,

sonrasında da müminlerin annelerine hitap edil-
mektedir. Bu nedenledir ki söz konusu âyetlerin

en sonunda Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Ev-
lerinizde okunan Allah’ın âyetlerini ve hikme-
ti anın.” (Ahzab, 34)

Yine şia, söz konusu âyette geçen “عنكم /

sizden” ve “يطهركم / sizi tertemiz yapmak” ke-
limelerindeki “كم / siz” zamirlerinin müzekker/

eril olması nedeniyle müminlerin annelerinin bu

âyetteki ehl-i beyt kapsamına girmelerinin müm-
kün olamayacağını iddia etmişlerdir. Bu iddia da

geçersizdir. Çünkü Arap dili kuralları gereği bir
cümlede müzekker/eril ve müennes/dişil ifadeler

bir arada olursa, galebe yoluyla müzekker ka-
lıp esas alınır. Söz konusu âyet de -daha önce

değindiğimiz gibi- bütün ehl-i beyti içine almak-
Ehl-i Beyt ve Hakları 15

16 Ehl-i Beyt ve Hakları
tadır. Dolayısıyla da hepsini ifade etmek üzere
müzekker kalıbın kullanılması bu nedenle uygun
düşmektedir.14
Şia -Allah onlara hidayet versin- söz konusu
âyetteki hasrın ve müzekker kalıbın Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarının ehl-i beyte
girmesine imkân vermediği yönündeki iddialarını
14 Bu ifade biçimi Arap dilinde çok yaygındır. Bunun Kur’ân’da
geçen bir örneği şu âyetlerdir: “(İbrahim’in hanımı:)
‘Olacak şey değil! Ben bir kocakarı, bu kocam da

bir ihtiyarken çocuk mu doğuracağım? Bu gerçek-
ten şaşılacak bir şey!’ dedi. (Melekler) dediler ki: Sen,

Allah’ın emrine mi şaşıyorsun? Ey ehl-i beyt! Allah’ın
rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir. Şüphesiz ki
O, övülmeye lâyıktır, iyiliği boldur.” (Hud, 72-73) Âyetlerin

başında İbrahim aleyhisselam’ın hanımına müennes kalıpla hi-
tap edilirken, sonda İbrahim aleyhisselam da ehl-i beyt hitabı-
na dahil olduğu için müzekker kalıp (عنكم (kullanılmıştır. Bu

âyet, kişinin hanımının onu ehl-i beytine dâhil olduğuna da

açık bir delildir. Öte yandan şianın, bu iddiasına rağmen mü-
ennes olan Fatıma radıyallahu anha’yı ehl-i beyte dâhil etmesi

de ayrı bir çelişkidir. Zira Fatıma radıyallahu anha’ya gelince bir

müennes, müzekker hitaba dahil oluyor da Peygamber sallal-
lahu aleyhi ve sellem’in hanımlarına gelince niye olmuyor?!

ısrarla savundukları için biz de onların bu iddia-
larını boşa çıkarmak üzere şöyle diyoruz:

1- Onlar, bizzat kendilerinin yaptığı çıka-
rıma, yine kendileri muhalefet ederek çelişkiye

düşmektedirler. Zira hem âyette ehl-i beyte sa-
dece aba hadisinde geçen beş kişinin girdiğini

söylüyorlar, hem de onların dışında kalan başka

şahısları da ehl-i beyte dâhil ediyorlar! Bu du-
rumda o beş kişinin yanı sıra başka şahısların da

ehl-i beyte dâhil olduğuna dair deliller ve naslar
nerede acaba?
2- Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in ehl-i
beytinin sadece Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin
radıyallahu anhum’un neslinden gelen dokuz imam
ile sınırlı tutuyorlar. Peki, Allah Rasulü sallallahu
aleyhi ve sellem’in ehl-i beyti yalnızca bunlardan mı
ibaret? Subhanallah! Peygamber sallallahu aleyhi
ve sellem’in amcaları nerede?
* Hamza b. Abdulmuttalib radıyallahu anh;
Allah’ın aslanı, Rasulullah sallallahu aleyhi ve

sellem’in aslanı, Uhud şehidi ve Bedir’in yiğidi de-
ğil miydi? O, şehid olduğunda Allah Rasulü sallal-
Ehl-i Beyt ve Hakları 17

lahu aleyhi ve sellem çok üzülmüş ve “Kıyamet günü

Allah katında şehitlerin efendisi Hamza’dır.”15 de-
memiş miydi?

* Abbas b. Abdulmuttalib radıyallahu anh;

Mekke’nin fethine katılıp Huneyn günü Peygam-
ber sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında sebat et-
memiş miydi? Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sel-
lem, onun hakkında, “Abbas bendendir, ben de

ondanım.”16 ve “Ey insanlar! Kim amcama eziyet
ederse, bana eziyet etmiş olur. Kişinin amcası,
babasının aslı gibidir.”17 dememiş miydi?
Peki, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in
amcaoğulları nerede?

* Cafer-i Tayyar radıyallahu anh; pek çok kahra-
manlık ve övgü sahibi değil miydi? Nitekim Pey-
gamber sallallahu aleyhi ve sellem ona, “Görünüşün

de, ahlakın da bana benziyor.”18 demişti. İslam’a

ilk girenlerdendi. Habeşistan’a hicret etmiş, Pey-
15 Hakim, Müstedrek, 2/130.

16 Tirmizî, hadis no: 3759; Nesâî, 8/33.
17 Tirmizî, hadis no: 3758; Ahmed, 4/165.
18 Buhârî, hadis no: 2552.
18 Ehl-i Beyt ve Hakları

gamber sallallahu aleyhi ve sellem Medine’ye hicret

edene kadar orada kalmış ve Hayber’in fethedil-
diği gün Medine’ye dönmüştü. Peygamber sallal-
lahu aleyhi ve sellem, onun dönüşüne çok sevinmiş,

onu kucaklamış ve alnından öpmüştü.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, onu Mute
savaşına, Zeyd b. Harise’ye bir şey olursa onun
yerine komutan olmak üzere gönderdiğinde de

büyük bir kahramanlık göstermişti. Kahraman-
ca savaşmış, iki kolu kesilmiş ve sonunda şehit

olmuştu. Allah Teâlâ, kesilen iki kolunun yerine
ona cennette iki kanat vermiştir. Bu nedenle de
ona vefatından sonra “Tayyar/Uçan” denmiştir.
Onun şehadet haberi Peygamber sallallahu aleyhi
ve sellem’e ulaşınca çok üzülmüştür. Allah Rasulü

sallallahu aleyhi ve sellem onun hakkında şöyle bu-
yurmuştur:

“Dün gece (rüyamda) cennete girdim ve ora-
ya baktım. Bir de ne göreyim Cafer, meleklerle

beraber uçuyor!”19

 

 

 


Ehli Beyt ve Hakları: Yazar kitabında şöyle demiştir: ”Allah Teâlâ, Peygamberi sallallahu aleyhi ve sellem’in ehli beytine bazı haklar tanımış ve onlara bazı faziletler ihsan etmiştir. Ehli sünnet ile muhalifleri arasında, onların bu haklarını ve faziletlerini kabul etme konusunda büyük bir fark vardır. Şöyle ki: Ehli sünnet, bu hak ve faziletleri kabul eder, ifrat veya tefrite düşmeden gereklerini yerine getirir.Muhalifleri ise, bu hususta birbirine zıt iki uç noktada yer alır.Bazıları bu haklara yenilerini eklemişlerdir. Hatta onlardan bir kesim, o hak sahiplerini âlemlerin Rabbinin derecesine kadar çıkarmıştır. Kimisi de o haklara karşı çıkmış ve onları reddetmiştir. Hatta o hak sahiplerini zâlimler derecesinde görenler olmuştur.Allah Teâlâ’dan, bu kısa risalede ifrat ya da tefrite düşmeden ehli beyti tanıma ve haklarını beyan etme hususunda bizleri muvaffak kılmasını niyaz ederiz.”



سنة النشر : 2013م / 1434هـ .
حجم الكتاب عند التحميل : 2.4 ميجا بايت .
نوع الكتاب : pdf.
عداد القراءة: عدد قراءة Ehl i Beyt ve Hakları

اذا اعجبك الكتاب فضلاً اضغط على أعجبني
و يمكنك تحميله من هنا:

تحميل Ehl i Beyt ve Hakları
شكرًا لمساهمتكم

شكراً لمساهمتكم معنا في الإرتقاء بمستوى المكتبة ، يمكنكم االتبليغ عن اخطاء او سوء اختيار للكتب وتصنيفها ومحتواها ، أو كتاب يُمنع نشره ، او محمي بحقوق طبع ونشر ، فضلاً قم بالتبليغ عن الكتاب المُخالف:

برنامج تشغيل ملفات pdfقبل تحميل الكتاب ..
يجب ان يتوفر لديكم برنامج تشغيل وقراءة ملفات pdf
يمكن تحميلة من هنا 'http://get.adobe.com/reader/'

المؤلف:
صالح بن عبد الله الدرويش - Saleh bin Abdullah Al Darwish

كتب صالح بن عبد الله الدرويش ❰ له مجموعة من الإنجازات والمؤلفات أبرزها ❞ الإمام جعفر الصادق ❝ ❞ رحماء بينهم التراحم بين آل بيت النبي صلى الله عليه وسلم والصحابة رضي الله عنهم ❝ ❞ آل البيت وحقوقهم الشرعية ❝ ❞ رحماء بينهم ❝ ❞ آل البيت عليهم السلام وحقوقهم الشرعية ❝ ❞ صحبة رسول الله صلى الله عليه وسلم ❝ ❞ Ehl i Beyt ve Hakları ❝ ❞ Sah acirc be Arasındaki Merhamet Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem rsquo in Ehl i Beyti ile Sah acirc be Arasındaki Rahmet Bağı ❝ ❞ ترجمات رحماء بينهم " انجليزي فرنسي تركي اندونسي الهوسا " ❝ الناشرين : ❞ موقع دار الإسلام ❝ ❞ دار ابن الجوزي ❝ ❞ مبرة الآل والأصحاب ❝ ❞ مكتبة الغرباء ❝ ❞ مكتبة الكويت الوطنية ❝ ❱. المزيد..

كتب صالح بن عبد الله الدرويش
الناشر:
مكتبة الغرباء
كتب مكتبة الغرباء ❰ ناشرين لمجموعة من المؤلفات أبرزها ❞ منهج أهل السنة والجماعة ومنهج الأشاعرة في توحيد الله تعالى (ماجستير) ❝ ❞ سبل السلام من صحيح سيرة خير الأنام عليه الصلاة والسلام ❝ ❞ الأمر بالمعروف والنهي عن المنكر (ابن أبي الدنيا) ❝ ❞ 99 Hadiste İsl acirc m rsquo ın Temel Esasları ❝ ❞ رسالة شرح السنة ❝ ❞ Peygamberimizin Kişisel ve Ahl acirc k icirc Ouml zellikleri ve İsl acirc m Acirc d acirc bı ❝ ❞ İb acirc det Mu acirc mel acirc t ve Ahl acirc kta Muhammed icirc Yol ❝ ❞ العقلانيون أفراخ المعتزلة العصريون ❝ ❞ Kalpten Kalbe ❝ ❞ البحر الذي زخر في شرح ألفية الأثر ❝ ومن أبرز المؤلفين : ❞ جلال الدين السيوطي ❝ ❞ عبد الله محمد عبيد البغدادي أبو بكر ابن أبي الدنيا ❝ ❞ عبد المحسن بن حمد العباد البدر ❝ ❞ أحمد بن عثمان المزيد ❝ ❞ عبدالرحمن بن ناصر السعدي ❝ ❞ صالح بن عبد الله الدرويش ❝ ❞ عثمان بن محمد الخميس ❝ ❞ علي بن حسن بن علي بن عبد الحميد الحلبي الأثري ❝ ❞ عبد الله بن عبد الحميد الأثري ❝ ❞ عمر عبدالمنعم سليم ❝ ❞ بكر بن عبد الله زيد ❝ ❞ بركة بنت مضيف الطلحي ❝ ❞ شريف عبد المقصود ❝ ❞ إسماعيل بن يحي المزني ❝ ❞ ناجى بن دايل السلطان ❝ ❞ خالد بن عبد اللطيف بن محمد نور ❝ ❞ عبدالعزيز بن عبدالفتاح القاري ❝ ❱.المزيد.. كتب مكتبة الغرباء